Şenpiliç’in Zonguldak Bölge Bayi olan Başoğlu Gıda’nın kurucusu Nurhan Başoğlu ile birlikteyiz. 43 yıl önce sektöre adım atan Nurhan Başoğlu, Şenpiliç’le 30 yıldır süren iş birliğini, Türkiye’de beyaz et sektörünün dünden bugününü, geçmişten günümüze tüketim alışkanlıklarını ve üretimde kalitenin geldiği noktayı anlattı.
“1982 yılında sektöre adım attım. 1996 yılında da Şenpiliç’le tanıştım. O zaman Şenpiliç’in Karabük’te deposu vardı ve bu depodan Şenpiliç ürünlerini alıp Başoğlu Gıda olarak Zonguldak’ta satıyordum, ardından da bölge bayiliğini kurdum.
“Otuz yıldır Şenpiliç Zonguldak Bölge Bayi Başoğlu Gıda olarak ilimizde Şenpiliç’i temsil ediyoruz. Toplam altı aracımız ve on dört kişilik ekibimizle Zonguldak merkez, Kozlu, Kilimli, Alaplı ve Karadeniz Ereğli ilçeleri olmak üzere 419.000 nüfusa Şenpiliç ürünlerini sunuyoruz.”
“ŞENPİLİÇ BÖLGEMİZDE ÇOK GÜÇLÜ BİR MARKA”
“Bölgemiz belli bir nüfusa sahip ve biz de Başoğlu Gıda olarak bölgemizin nüfusuna yönelik Şenpiliç’in bize sunduğu tüm satış hedeflerine ulaşan başarılı bir bayiyiz. Bu anlamda aldığımız ödüllerimiz de var. Yani nüfusumuz artmadı ama Şenpiliç’in ürün kalitesi, hijyeni, güvenilirliği ve lezzeti ile satışlarımız arttı. Çünkü markaya olan güven bölgemizde Şenpiliç ürünlerinin tüketimini artırdı.
“Kısacası, Şenpiliç büyük ve kaliteli bir marka ve belki geniş bir coğrafyaya hizmet etmiyoruz ama yıllar içinde Şenpiliç ürünlerine olan talebin artmasıyla markamız bölgemizde çok güçlendi. Elbette pazarda yoğun ve sert bir rekabet var ve biz de bu rekabet içerisinde işimizi en iyi şekilde yapmak için çabalıyoruz. Hem biz çok çalışıyoruz hem de Şenpiliç’in bize verdiği eğitimlerle işimizi geliştiriyor ve satış ağımızı büyütüyoruz.
“Sektörümüz çok dinamik ve değişen dinamiklere göre Şenpiliç çok hızlı pozisyon alıyor ve proaktif davranıyor. Bu da Şenpiliç’le çalışıyor olmanın avantajı ve bizleri başarıya götüren en önemli faktör.”
“İŞİNİ ÇOK CİDDİYE ALAN BİR FİRMAYLA ÇALIŞIYORUZ”
“Şenpiliç kurulduğu ilk günden beri işini çok ciddiye alarak yapan bir firma. Tabii bu konuda, öncelikle Şenpiliç Kurucusu ve Onursal Başkanı Sayın Haşim Gürdamar ve Şenpiliç Yönetim Kurulu Başkanı Sayın İpek Üstündağ’ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve Türk milletine gönülden bağlılığı, istihdamı ve eğitimi ön planda düşünen iş insanları olmalarının çok büyük payı var.
“Şenpiliç, Türk halkının sağlıklı ve güvenilir beyaz ete ulaşabilmesi için sürekli olarak işine yatırım yaptığından çok başarılı ve istikrarlı büyüdü. Yaptığı yatırımlarla büyümeye de devam edecek bir firma. Bu iş felsefesi Şenpiliç’in rakipleri arasında öne çıkmasını sağladı.
“Bunun yanında Şenpiliç’te istisnasız herkes işini doğru yapıyor. Şenpiliç’in yöneticileri, bağlı olduğumuz bölge müdürlerimiz de bizler için, işlerimizi sorunsuz yürütebilmemiz için çalışıyorlar.
“Bu büyüme vizyonuyla Türkiye’de Samsun, Sakarya, Çukurova ve bu bölgelerde sözleşmeli üreticilerle iş birliği yaparak üretimde başarıyı elde ediyor. Biz bayiler de aynı vizyonla çalışarak pazarımızda daha büyük başarıları elde etmek için mücadele veriyoruz. İşimizi seviyoruz, böyle güçlü bir iş birliği ve kesintisiz iletişim ağı ile aidiyetimiz ve sevgimiz daha da güçleniyor. Şenpiliç olarak çok güzel bir aileyiz.”
“HAŞİM GÜRDAMAR ÖRNEK ALDIĞIM BİR İŞ İNSANIDIR”
“Şenpiliç’in bayisi olmadan yıllar evvel bu sektörde çalışırken Şenpiliç’in Kurucusu ve Onursal Başkanı Haşim Gürdamar’ı tanıma şansım olmuştu ve kendimi bu konuda ayrıcalıklı hissederim. Ben çocuk sayılacak yaşlardaydım, sektöre adım atışımın ilk yıllarıydı. Yıllar sonra da Şenpiliç’le iş birliğimiz başladı ve kendisiyle diyaloğumuz gelişti.
“Şenpiliç’le çok şey öğrendik, büyüdük, geliştik, hayatımızı Şenpiliç’le yaptığımız bu güzel iş birliğiyle kazandık. Sayın Haşim Gürdamar da benim için çok kıymetli bir baba figürüdür, örnek bir iş insanıdır ve kendisinin yeri bende çok özeldir.
“Haşim Gürdamar bana ve bizlere çok şey öğretti ve ben de kendisini örnek alırım. İşe sadakati, doğru ve zamanında yatırımı, nakdin önemini, çalışma disiplinini, zamanı doğru kullanmayı, yeri geldiğinde iş için fedakârlık yapmayı öğretti. Ben Haşim Bey’in gece gündüz çalıştığı günleri gördüm. Bunları düşündükçe Haşim Bey’i örnek almamak mümkün mü!
“Ben Haşim Bey’in toplantılardaki konuşmalarını pür dikkat dinler, sonrasında da tekrarını izlerim. Çünkü mutlaka konuşmalarında çok önemli mesajlar vardır. Ben de bu mesajları alır, kendime uyarlamaya çalışırım. Haşim Bey’in aileye ve iş hayatına bakışını, bu doğrultuda kendisini başarıyı götüren vizyonunu özümsemeye çalıştım, halen de çalışıyorum. Bende, kendisinin söylediği ve kenara yazdığım çok önemli iki öğüdü var: Biri ‘Paranız yoksa yatırım yapmayın, nakdiniz kenarda dursun ve ona göre borçlanın’, diğeri ise ‘çalışma saatlerinizi uzun tutabilirsiniz ama ailenize vakit ayırmayı unutmayın.’
“Hatta üzücü ama kendisiyle şöyle de unutulmaz bir anım var: 1999 yılında gerçekleşen depremin sabahında, kesimhanede ilk Haşim Bey ve ben vardık. Ben o yıllarda bayi olarak ürünleri doğrudan kesimhaneden alıyordum ve Adapazarı’na her gidişimden sonra her zaman ya Zonguldak’a dönerdim ya da İstanbul’a geçerdim fakat o gece hayatımda ilk defa Adapazarı’nda konakladım ve deprem oldu, otelimiz maalesef yıkıldı, şükür ki bizlere hiçbir şey olmadı. Depremin ardından, farklı yollardan dolanarak bir yol bulup sabah erken saatlerde kesimhaneye gittik. Haşim Bey de oradaydı. Beni görünce şaşırdı, ‘Senin ne işin var burada’ diye sordu bana.
“Haşim Bey’in bendeki değerini tarif ederken benim için unutulmaz, çok anlamlı bir anıdır bu. İşini o kadar çok önemsiyor ki, böylesi acı bir olayın hemen ardından işine ve istihdam ettiği insanlara verdiği önem nedeniyle hiç vakit kaybetmeden fabrikaya gitmişti. Kesimhane de Haşim Bey’in gayretleriyle depremin hemen ertesi günü üretime geçti. Böyle bir iş insanına saygı duymamak mümkün değil. İşine aşık, sürekli işini geliştirmek için yatırım yapmayı düşünen bir iş insanıdır Haşim Bey. Kendisine çok büyük saygı duyuyorum.”
“Sektörün lideri olan bir firmayla çalışıyoruz. Dolayısıyla Şenpiliç’i temsil ediyor olmaktan da büyük bir gurur duyuyoruz. 30 yıldır süren bu iş birliği temelinde birlikte daha başarılı işler yapacağımızdan eminim. Sektörümüz de ülkemizde çok hızlı bir şekilde gelişmiş olsa da halen genç bir sanayi dalı olduğu için bu alanda daha yapılacak çok iş, katedilecek çok yol var ve bu sektörde iyiyiz.”
Nurhan Başoğlu: “Ben 43 yıldır bu sektördeyim ve 30 yıldır da Şenpiliç gibi çok güçlü bir markanın bayisiyim. Sayın Haşim Gürdamar’ın bayi toplantılarındaki konuşmalarını pür dikkat dinler, sonrasında da tekrarını izlerim. Çünkü mutlaka konuşmalarında çok önemli mesajlar vardır. Ben de bu mesajları alır, kendime uyarlamaya çalışırım. Yıllarca Haşim Bey’in iş hayatına bakışını, kendisini başarıyı götüren vizyonunu özümsemeye çalıştım, halen de çalışıyorum.”
“ÜLKEMİZDE BEYAZ ET SEKTÖRÜ ÇOK HIZLI GELİŞTİ”
“Ben 43 yıldır bu sektördeyim ve 30 yıldır da Şenpiliç gibi çok güçlü bir markanın bayisiyim. Bu süreçte Türkiye’nin beyaz et alanında geçtiği pek çok evreyi sektörün içerisinde tecrübe ettim. Soğuk zinciri olmadan, kasalarda, poşetsiz, soğutulmuş tavuklar sattığımız günleri yaşadık. Bugün ise dünya standartlarında rekabet edebilen kaliteli, hijyenik ve güvenilir entegre üretim yapıyor, frigorifik araçlarla yürüyen geniş dağıtım ağıyla satış noktaları üzerinden sofralara piliç eti ürünleri koyabiliyoruz. Yani entegre piliç eti üretimi Türkiye’de çok hızlı bir şekilde gelişti, büyüdü ve bugün dünya standartlarında üretim yapabilir konumdayız.
“1982 yılında bu işe başladığım zaman Türkiye’de kişi başı beyaz et tüketimi 1,5 kilogram civarında idi. Bu süreçte Türk toplumu da çok hızlı bir şekilde sanayileşmeye başladı ve bir anda sanayi toplumu olduk. Ataerkil aile yapısından uzaklaştık. Çekirdek aile yapısından da uzaklaşıyoruz. Çocuklarımız reşit olduktan sonra çoğunlukla ailelerinin yanından ayrılıp, kendi yollarına gidiyorlar. Eskiden evlerimizde tencereye bir bütün tavuk konur, pişirilir, kokusu eve yayılır, suyuyla çorbası, pilavı yapılırdı. O zamanlar bireysel üretim tavuklar vardı ve ‘köy tavuğu’ diye tanımlanırdı. Broyler üretim piliçler ise ‘çevirme’ dediğimiz kızarmış tavuk olarak tüketicilere sunulurdu.
“Artık böyle bir tüketim şekli yok çünkü hayat şartları değişti, zamana karşı yarış başladı. O yıllara kadar hep tek satılan tavuk 1990’ların sonuna doğru parça piliç olarak piyasaya sunulmaya başlandı. Dolayısıyla tüketim alışkanlıkları da değişti. Günümüzde parça piliç ürünleri, ileri işlem ve pratik ürünler daha çok tüketilir oldu. Dolayısıyla sektör bu yolda yatırım yaparak üretime ağırlık veriyor, verecektir. Zonguldak’ta da tüketim alışkanlıkları bu yönde ivmelenmeye başladı.
“Bugün Türkiye’de poşetli ve tabaklı üretim ve satışla son derece hijyenik hale gelen piliç etinin kişi başı tüketiminde 25 kilogramı zorluyoruz. Kişi başı beyaz et tüketimi arttı ama hem üretim hem de tüketim bilinci anlamında daha yapılacak çok şey var. Piliç etinin protein değeri, ne büyük emeklerle ve titizlikle üretildiği halen çok iyi bilinmiyor ve bu nedenle piliç etine karşı bilimsel dayanağı olmayan haksız suçlamalar yapılıyor. Oysaki, halkımıza entegre piliç eti üretiminin sosyoekonomik değeri ve toplumsal sağlıklı beslenmedeki önemi en doğru şekliyle anlatılırsa bu önyargılar ortadan kalkar.”
“BEYAZ ET ÜLKEMİZDE HALEN GENÇ BİR SEKTÖR”
“Türkiye’de kişi başı tüketim son 30 yılda 1,5 kilogramdan 25 kilograma geldiğine göre bu zaman zarfında ülkemiz bu konuda sektörel bir başarı elde etmiş demektir. Eğer Brezilya gibi, Amerika gibi tarımda çok başarılı bir ülke olursak beyaz et üretiminde çok daha büyük başarılara imza atarız ve dünyada ihracat yapan sayılı ülkeler arasında oluruz.
“Etrafımızdaki savaşlar da sektörümüzün ülkemizde büyümesini engelliyor. Yoksa Arap Yarımadası’na ve komşularımıza çok daha büyük hacimde ihracat yapabilecek konumdayız. Dolayısıyla Türkiye’de beyaz et halen genç bir sektör ve alacağımız daha çok yol var.”
“ÇOK DEĞERLİ BİR SEKTÖRDE FAALİYET GÖSTERİYORUZ”
“Bu sektöre yıllarını vermiş biri olarak çok değerli bir faaliyet alanı olduğunu söyleyebilirim. Her şeyden önce toplum sağlığı için uygun fiyatlı ve güvenilir bir protein kaynağı üretiliyor. Bunun yanında sektörde çok kişi istihdam ediliyor. Yetiştiricisiyle, fabrikalarıyla, teknik elemanlarıyla, veteriner hekimleriyle, satış noktalarıyla…
“Çok eskiden kasaplarda çok büyük ağırlıkla kırmızı et satılırdı. Beyaz et olarak da reyonda bir kenarda tek tük tavuk ürünü olurdu. Şimdi öyle değil. Reyonlarda piliç eti ürünleri çok ciddi bir alana sahip. Artık tencereye konan bir bütün tavuk yerine sabah kahvaltılarımızdan başlayarak günlük hayatımızın içinde tüm öğünlerimizde, pikniklerimizde, davetlerimizde, toplu tüketim yerlerimizde piliç eti çeşitleri tabaklarımızı süslüyor.
“Buna rağmen daha önce de belirttiğim gibi yürüyecek çok yolumuz var ve sektörün önü çok açık. Türkiye üretimde çok iyi bir yerde ve çok çok daha iyi yerlere gelecek. O nedenle bu sektörde çalışanları ve yatırımcıları güzel günlerin beklediğine inanıyorum.”
“DEVLET DESTEĞİ VE DOĞAL KAYNAKLARIN KORUNMASI ÇOK ÖNEMLİ”
“Bu süreçte doğal kaynakların korunması, savaşların sona ermesi de çok önemli. Örneğin, Ukrayna’da tahıl üretimi durmuş vaziyette. İklim krizi de zorluyor. Bu durum sadece ülkemiz için değil, tüm dünya ülkeleri için sorun olacak. Mutlaka bu tür sorunlarla sürekli karşılaşacağız ama devletlerin gerekli önlemleri alması ve sektöre iyi bakması şart. Sektörün her detayının iyi analiz edilmesi, gerekli tarım desteğinin sağlanması, tarım ve hayvancılık alanında istihdamın artırılmasına yönelik devlet politikalarının geliştirilmesi gerekiyor. Doğru tarım ve hayvancılık politikalarıyla üretimden ve ürün kalitesinden çok yüksek katma değeri alabiliriz.
“Bazı ülkeler arazi ve iklim olarak şanslı fakat Türkiye’de de üretimin büyümesi için yapılan ileri teknoloji yatırımlar ve önemli bir bilgi birikimi ve deneyim var. Sektör oyuncuları da, sermayeleri de çok güçlü olduğu için büyüyecek kabiliyette ve kapasitedeler. Hükümetler de gerekli uygulamaları hayata geçirirse el ele çok daha güzel işler başarılabilir. Bu konuda ümitliyim. Ülke ve insan gücü olarak bu kapasiteye sahibiz.”
“BEN İŞİME AŞIĞIM VE BU İŞ ALIŞKANLIK YAPIYOR”
“Bu işi içselleştiriyorsunuz ve başka bir iş yapamam gibi geliyor. Böyle bir duygu yerleşiyor nedense… Bir de benim gibi uzun yıllarınızı verdikten sonra bu iş sizin aileniz, çocuğunuz oluyor. Onu da sürekli büyütmek, geliştirmek istiyorsunuz.
“Yeğenim Beyhan Başoğlu benim gibi işin başında ve her şeye hakim, her şeyi yönetiyor. O nedenle bazen diyorum ki, ‘ben biraz dinlenmeye geçeyim’ ama en fazla iki ya da üç gün sonra koşa koşa geliyorum. Öyle bir iş ki bu benim için bütün hücrelerime işlemiş vaziyette. Bu işten kopamam. Bana göre bu işi fiziken ve zihnen yetersiz kalana kadar bırakmam mümkün değil.”
Nurhan Başoğlu: “Ben bu işe başladığımda Zonguldak, kömür işletmeleri havzasında, 50.000 kişiyi istihdam eden bir kentti. Bugün bu sayı 7.000’lere kadar düştü. Dolayısıyla maalesef ekonomisi büyümeyen, bu doğrultuda nüfusu da yerinde sayan bir kentte faaliyet gösteriyoruz. Durum böyle olmasına karşın ilimizde rakiplerimizi geride bırakıyoruz. Şenpiliç’in sürekli büyüyen ve gelişen bir firma olması, ürün kalitesi, raf ömrü, ürün karşılama, güvenilir ve zamanında işleyen lojistik koordinasyonu, bayileriyle sistematik iletişimi, satış kanallarında güçlü rekabet etmemize ve Zonguldak’ta sorumlu olduğumuz nüfusa bölgemizin lideri olarak hizmet vermemize çok yardımcı oluyor. Bizi bu liderliğe taşıyan da Şenpiliç markasıdır ve biz de bu liderliği korumak için mücadele veriyoruz. Bu noktada işimize, markamıza ve sektörümüze olan inancımız ve aidiyet duygumuz çok önemli.”
“AMCAM BİZİM İÇİN ÇOK DEĞERLİ BİR İNSAN VE BİR İŞVEREN”
Beyhan Başoğlu: “2005 yılından beri amcam Nurhan Başoğlu ile çalışıyoruz. 20 yıldır her sabah çalışanlarımızla birlikte saat 6:30’da geliyor ve işimizin başına geçiyoruz. Saat 08:30’a kadar yoğun bir tempoyla tüm plasiyer araçlarımızı servise çıkarıyoruz. Günün devamında da yine yoğun bir şekilde diğer işlerimizi yürütüyoruz.
“Ben Başoğlu Gıda’da her şeyden sorumluyum. Müşterilerimizle ilgileniyorum, saha işlerini, muhasebeyi, alım satımı yönetiyorum.
“Bu sektörde çalışmayı seviyoruz ama özellikle Şenpiliç’le çalışıyor olmaktan çok mutluyuz. Çünkü Şenpiliç sektörde çok başarılı. Kadroları da çok iyi. Bayilerimizden sorumlu müdürlerimizle diyaloğumuz ve iletişim gücümüz yüksek. Her konuda yanımızdalar.
“Bunun yanında ürünlerin kalitesinden, ürün tedarikinden, teslimat süreçlerinden ve bu alanlardaki desteklerinden çok memnunuz. Şenpiliç bizim hep sahada kalmamızı sağlıyor. Hiçbir konuda sıkıntı yaşamıyoruz ve bu iş birliğiyle rekabette hep öne çıktık.
“Ben meslek hayatıma bu sektörle başladım. Zorluklarıyla bile olsa işimi çok seviyorum. Burada yeri geliyor kriz yönetiyoruz, yeri geliyor mevsim koşullarıyla mücadele ediyoruz ama işimizi çok seviyoruz. Sürekli kendimizi ve işimizi bu alanda daha nasıl geliştirebiliriz, bir tuğla daha nasıl koyabiliriz diye düşünüyoruz. Bu bir operasyon ve son kullanma tarihi olan bir ürünle çalışıyoruz.
“Her işin olduğu gibi bizim işimizin de kendi içinde sorunları oluyor ama yeri geldiğinde problemlere çözüm bulmak, başarılı satışlar yapmak, işin temposuyla motive olmak, Şenpiliç’ten aldığımız ödüller bana mutluluk veriyor. Erkeklerin hakim olduğu bir sektörde kadınlar olarak bunu başarıyor olmamız da bana ayrı bir keyif ve motivasyon kaynağı oluyor.
“Her şeyi amcam Nurhan Başoğlu’ndan öğrendim. Amcamla çalışmak bana öncelikle çok büyük bir güven duygusu veriyor. Her şeyden önce benim baba yarım, ailemizin büyüğü ve patronum. Amcam tek kelimeyle benim her şeyim diyebilirim. Hem benim için hem ekibimiz için çok değerli bir insan ve işveren.”
Comments are closed.